17.8.25

Münacat

Onun gözlerinden bakabilmek,

Onun ruhundan hissetmek,

Onun varlığından istemek…


Gökkuşağından geriye çok kurak geçti günler.

Mayıslar, haziranlar hep yangın

Temmuzlar, ağustoslar eyvah eyvah!

Zifiri aydınlattın da ne çare ey Kamer,

Yandı canım fidanlar, dağ ahalisi, gülistanlar…


Dönüp baktığım bu yer,

Mesela bu şehir ya da bu insanlar

Neden hep yabancı, neden cansız?


Gül dalına uzansam

Damla oluversem bir tohuma,

Toprak örtsem

Yağsam, güneş çıksa

Yine ben yağsam…

Gül yeşersem dereler, tepeler.


Onun gözlerinden bakabilmek,

Onun ruhundan hissetmek,

Onun varlığından istemek…


Yarın, ele avuca sığmaz çocuk;

Dün, ak sakallı bir ihtiyar;

Ben neyim peki,

Kimim ben?

Neden yabancıyım, neden?


Onun gözlerinden bakabilmek,

Onun ruhundan hissetmek,

Onun varlığından istemek…


Düşünce deryasında bir çırpınış,

Ruh aleminden bir sürgün,

Bir buğday tanesi veya elma,

Sonradan suç oldu arpanın suyu;

Hayyam haklıydı da neyse.

Üzüm habbesine devam.


Onun gözlerinden bakabilmek,

Onun ruhundan hissetmek,

Onun varlığından istemek…


Dört yanımız figan,

Zulüm bir olimpiyat oyunu,

En iyisi için çok çalışanlar…

Elinde pim bir yandan güvercinler

Şimdi kime inanayım, neye güveneyim?


Onun gözlerinden bakabilmek,

Onun ruhundan hissetmek,

Onun varlığından istemek…


Bakamadım, hissedemedim, isteyemedim.

Kayboldum gün ortasında,

Geceye kaldım.

İki taş arası bir tutam toprak,

Keşke bir gül fidanı olsam

Ve yaprak yaprak savrulsam…


(Ağustos 25 | Urfa)

Ramazan Çetiner




3.8.25

Na Lâ

Uzanırken sen,

Ayakta herkes,

O musalla taşında.


Taşıdılar

Hızlı, kararlı

Davrandılar küreğe.


Toprak örtmüyordu,

Adeta ruhun saçılıyordu göğe.

Karanlıktı,

Her zerre soluğundu.


Dil sustu, gönül razı.

Olanlar, biten ve yol.


Bir müddet itibar,

Zahmet,

Ve gelen,

Hoş gelen…


Gidelim sevgili,

Sen, ben ve mavi sonsuzluk.


Deniz fenerinde yaşamak mesela,

Yahut bir ormancı kulübesinde,

Kirli afişelerden öte.


(Ağustos 25 | Siverek)

Ramazan Çetiner





16.7.25

Yahuda


Sorsan fidana,

Eksiktir suyu,

Ya da toprağı kıraç

Yahut sıcak.

Kuruyacak ya bir kere,

Bırak.


Düğümden ibaret bir düğümdür çarmıhı yeksan edecek.

Geriye kalan bir tebessümdür ihanetten.

Varmalı ihanetten sonra bir nihayete.

Bir son olmalı.


İyi davrandık

Fırsatını bulunca

Bize kötü davranana.

E o da bizim enayiliğimiz.


Geriye atılmış bu kilit, geleceğe bir son.

Kaybolunacak yarınlar var.

Yolcu var bilet yok,

Bilet var yol yok,

Ki muhakkak var bir yok.


Sıcaktan da sıcak bir hava var.

Damla birikiyor öte berin.

Bırak şiiri diyor, denyonun biri

Sanki şiire tutunabilmişim de…


Düşüyorum,

Yıkılasın Yahuda İskariot,

Evin ola asılacak!

Tacın ola akrepler, çıyanlar!


Yeni fidan dikerim de

O masuma ne çare!

Affetsem de ben seni

Affeder misin seni?


(Temmuz 25 | Siverek)

Ramazan Çetiner




29.6.25

Aşk Nedir

Aşk nedir?
Gece midir?
Muhabbet midir?
Kavuşmak mıdır?

Aşk nedir?
Huzur bulduğun mudur, huzur verdiğin mi?
Sevdiğin midir, sevenin mi?
Vefa mıdır, feda mı?
Yangın mıdır, yanmak mı?

Mesela dilberin gözlerine susamak aşk mıdır?
Soluğuna, sesine hasret kalmak ya da?

Aşk nedir?
Gördüğün müdür, göremediğin mi?
Yokluk mudur, varlık mı?
Aramak mıdır, bulmak mı?
Aşk nedir?

(Haziran 25 | Siverek)
Ramazan Çetiner



2.6.25

İkilem

Bazen inanmazsın,
Bazen inanamazsın.

İnandığın da olur,
Emin olduğun da.

İkilemin birinde tıkanır iken
Çıkıverirsin bir bacadan engine.

Kıyarsın çay kaşığına,
Şekeri küçümsersin, unu tuzu da.

Tutar ekrana kalırsın
Sayfaların o yıllanmış kokusu dururken.

Eksik kalır hazzın,
Eksilirsin…

Dediğin yaptığını tutmaz,
Yaptığın sana uymaz…

Her şey mümkün iken
Bazen hiçbir şey olmaz.
Yoklukta varlığa, varlıkta yoksunluğa hasret kalırsın.

(Haziran 25 | Siverek)
Ramazan Çetiner




15.5.25

Oğul


Sen öteler, sen hasret iken
Kimseli sensizlikler biriktim.

Yamacımdın, soluğumdun
Kolların dolarken boynuma
Taç giyer cümbüş olurdum.

Dilinde kelimeleşen harflerin
Sevincin, dalışın, bakışın
Hep bir dünya idi babam.

Tırnak izlerine kaldım.
Bu yerde, bir başıma
Yağmur oldum gidişine.
Ağladın, taştım
Ardımda kaldın, boğuldum.

Düştüm kör kuyularına
Gökte ayı, günde feri yittim.
Sensizlik zor, sensizlik bela
Kesildim, kurudum…

Ayırdılar…
Yuvaları şifa bulmasın!

Can düşer,
Candan bir parça.
Canımı aldılar,
Canlarından olalar!

Cehennem eksilmesin sebepten!
Dünya bir yana
Sen bir yana oğul.

Dört yansın bu varlığa,
Hasretsin hasret.
Kopardılar seni,
Aldılar, götürdüler oğul.

Ne lezzet kaldı
Ne ömrün manası,
Yıkılışım oğul
Yıkılışım uzaktan.

Her yanım sen,
Gözden olurum,
Gözümden eksilme oğul.

Yalana, ihanete kanma
Dolana, fitneye düşme
Güvenme kula,
Bana hatıra kalan, sana pay olmasın.

(Mayıs 25 | Siverek)
Ramazan Çetiner



3.5.25

Akor

Yıkıldığı yerden onarılır insan
Biliyorum, düzeli verecek akordum
Yeniden çalacak güzel şarkılar.

(Mayıs 25 | Siverek)
Ramazan Çetiner


17.4.25

İp Boyu

Kuş cıvıltısı,
Tomurcuklar,
Günün kendisi
Misket, deleme, sokaklar…
Hiç kimseden fazla, herkesten az bir nasip.

Kendine yük bilirmiş,
Kendine hayat vereni.
İyi çocuktu tanıdığım kadarıyla,
Kendince bir durum güncesi bıraktı geride,
Annesine gidiyormuş, vedaymış sevenlerine
Gitti bir ip boyu ilmik ilmik…

Yetiştiler,
Can veren, almakta emaneti
Hoşnutsuzluk…
Vakitsiz bir tükeniş,
Dört yan veryansın.

İnsan yük, insan yüklenen.
İnsandı katlandı, diklendi; insandı yüklendi.

O ağacı vurdular,
Kırılmadığı için ta orta yerinden
Dövdüler, biçtiler
Öfkeye kurban…

İncinir mi düşen yapraktan ağaç?
Hayır dercesine…
Ya ilk tomurcuğuysa
Ve bir fidansa.

Kabahati neydi ki ağacın?
İpçiyi, dipçiyi, öteyi beriyi vursalardı ya!

O gitti, ağaç da.
Kelime bildi, kalem tutuştu
Yürek yandı, ben düştüm.

(Nisan 25 | Siverek)
Ramazan Çetiner



Ferze

Ferze
Siverekli Şair ve Öğretmen Ramazan Çetiner, 2020'de İkinci Şiir Kitabını Yayınladı.

Şaire Yorumlar

Berivan: Yalnız adam, yüreğine sağlık. Ortaya şiir çıkacaksa hep yalnız kal. /// Antakya’dan: “Merhaba” herkesin hayatının belli dönemlerinde yakından tanıdığı bir konu yani aşk üzerine yazılmış. (...) şiirleri okurken o duyguları ben de yaşadım. /// Şair Sevgi: Ö. Asaf, Cemal Süreya, Asaf Halet ve Ahmet Telli’nin şiirsel ruhunun yanı sıra A. Karakoç’un toplum yanlısı edasıyla siyasi, ironik ve sivri zekasını hatırlatan önemli bir kalem. /// N.E: Şiir yazabilmek için aşkı hep dinç tutmak lazım. Hissetmese bile, hissediyor gibi yapmak... İşte “Merhaba” budur.