Tükeniyordu,
Lahzanın manasız telaşında
Gaz yağı bir fener gibi;
Aydınlık, yarınlara varsın diye.
Sevgisizdi,
Dört bir yana saçılan gülücükler
Davetkârdı, mayhoştu, nispetti.
Yıkılsındı aksine.
Usulendi,
Her şey kararır da
Kışa düğümlenirken gözler
Güçtü, erkandı, vakurdu.
Toz toprak karışırdı kirpiklerine,
Gülümser bir hatıra avuçlarında
Antikaca birkaç avuntu tümce
Ve ilk damlada kirlenecekti beyaz gömleği,
Yağmur eşikte, fırtına sığamıyordu arşa.
Leylde bir yağmur düşerdi gülistana,
Çırpardı, nafile, üşüyen bedenini kırlangıç.
Bir ceviz devrilir de daldan nasibine.
Niye soğuktu burası,
Kapayınız pencereleri diyecekti,
İlişti gözüne naylondan kaplamayı…
Süslü cümleleri kurudu,
Sustu.
Anladı,
Yarınlardı karanlığa gebe;
Aydınlık, sade bir avuntu.
Anladı.
(Kasım 24 | Siverek)
Ramazan Çetiner
