Âşık mısın, dedi.
Önceden, dedim.
İhtimali olsa ilgi de olurdu elbet.
"Aşık mısın?"
Basit bir soru gibi...
Ancak ve gayet ağır bir soruydu.
İmkân, sınırını aşmıştı çoğu zaman
Olmayacağa yorulmuş, bir başıma kalmıştım.
İsimler değişerek artıyordu.
Her ismi, bakışı ve rengi sevdaya
yormuştu zaman.
Kiminde kırmızı bir renkten öte
olurken
Yazma ile karşımda.
Al yazma, yâr olup düşüyordu
gönlüme.
Geçmek bilen zaman
Bir yıkıntı üstü, yeniden inşaya
dayanarak
Bir bildirim olmuştu zaman.
Gökten iki elma, bir de sevda
düşmüştü.
Ve gönül bir daha düştü ardına.
Erzincan yolunda bir genç yahut
çocuktum daha;
12'nin baharı, rengi güzel bir bahar ve
Ağır ağır o soğuklardan
sıyrılıyordu Ağrı.
Ancak payımıza ayrılık düşmüştü.
Bülbül de kanmıştı güle.
Ve her sabah ağladı o çeşme.
Gülden bir hatıra.
O gözler... 15'in baharı.
O bahar, sevdan yeşermişti.
Haziran çığlık çığlığa
nazlanıyordu.
Ve deden ölmüş; ben bilmemiştim.
Ve aşka yorarken her halini,
Her halim divanelikti artık.
"Bir Adam" olup karşında
o soğuk günlerde.
Çay olup demlenmiştik.
Loş bir oda.
Ve sen, aydınlığı iri gözlerine
hapsetmiştin. Çok güzeldin.
Ben ilk aldım bir sevdayı karşıma.
Sözcükler dayanmıyordu hücuma.
Belki her şey söylendi. Her
cümle...
Cümleden, seviyorum çıkıyordu.
İşlem doğruydu.
Ve söyleyemedim sonu.
Sen de anlamadın ya da öyle bir
şey.
Bu sevda yolunda sen de saklı
kaldın.
Yıpranıyordu ömür.
Şehir yorgun, sokaklar karanlıktı
bana.
Yirminin başları. Geçmek bilmez
bir kış mevsimi.
Merhaba, şiirler birikiyordu.
Gül, hâlâ nazlı. Kuşlar uçmaya
devam ediyordu.
Yeriniz etmedi bir daha bir sevda,
Denedim, denemedi değil.
Kaçıyorum artık.
Heybemde kaçmaktan başka ne kaldı?
Gitmeliyim... Uzaklara...
Belki vardır bir ihtimal.
(Adar 19 / Siverek)
Ramazan Çetiner
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder